Antony P. Mueller - 20.12.2016
Pek çok ekonomik yanılgının defalarca sonu gelmeyecekmiş gibi gözüktüğü bir ortamda, ekonominin en temel yasalarından bazılarına geri dönmek yardımcı olabilir. İşte tekrar tekrar spekülasyona uğrayan on esas.
1. Üretim tüketimden önce gelir
Bir şeyi tüketmek için önce var olması gerektiği açık olsa da üretimi genişletmek için tüketimi teşvik etme fikri her yanımızı sarmış durumda. Ancak tüketim malları öylece gökten düşmez; “üretim yapısı” olarak adlandırılan iç içe geçmiş uzun bir üretim süreçleri zincirinin sonundadırlar. Örneğin, kurşun kalem gibi görünüşte basit bir ürünün üretimi bile, çok eskilere dayanan ve ülkeler ve kıtalar arasında uzanan karmaşık bir üretim süreçleri ağı gerektirir.
2. Tüketim üretimin nihai hedefidir
Tüketim, ekonomik faaliyetin amacı, üretim ise onun aracıdır. Tam istihdamın savunucuları bu bariz fikri ihlal eder. İstihdam programları, üretimin kendisini amaca dönüştürür. Tüketim mallarının tüketiciler tarafından değerlendirilmesi, üretim mallarının değerini belirler. Mevcut tüketim, geçmişe uzanan üretim sürecinden kaynaklanmaktadır, ancak bu üretim yapısının değeri, tüketicilerin mevcut değerleme durumuna ve gelecekteki beklenen duruma bağlıdır. Bu nedenle, tüketiciler kapitalist bir ekonomide üretim aygıtının nihai fiilî sahipleridir.
3. Üretimin maliyeti vardır
Bedava yemek diye bir şey yoktur. Görünürde ücretsiz bir şey almak, yalnızca başka birinin bunun için ödeme yapması anlamına gelir. Her sosyal yardım çekinin ve her araştırma hibesinin arkasında, gerçek insanların vergi parası yatar. Vergi mükellefleri, devletin, kişilerin bireysel kazançlarının bir kısmına el koyduğunu görürken, bu paranın kime gittiğini bilmiyorlar; ve devlet harcamalarının alıcıları, parayı kendilerine teslim ettiğini gördükleri devletin bu parayı kimden aldığını bilmiyorlar.
4. Değer özneldir
Değerleme özneldir ve bireyin durumuna göre değişir. Aynı fizikî mal, her bir kişi için farklı değerlere sahiptir. Fayda öznel, bireysel, durumsal ve marjinaldir. Ortak tüketim diye bir şey yoktur. Aynı odadaki sıcaklık bile her bir kişiye farklı gelir. Aynı futbol maçı, bir takımın gol attığı an kolayca görülebileceği gibi, her izleyici için farklı bir öznel değere sahiptir.
5. Verimlilik ücret oranını belirler
Saat başına üretim, işçinin saat başına ücret oranını belirler. Serbest işgücü piyasasında işletmeler, marjinal üretkenlikleri ücret oranından yüksek olduğu sürece ek işçileri işe alacaktır. Firmalar arasındaki rekabet, ücret oranını üretkenlikle eşleştiği noktaya kadar yükseltecektir. Sendikaların gücü, farklı emek grupları arasındaki ücretlerin dağılımını değiştirebilir, ancak sendikalar, emek verimliliğine bağlı olan genel ücret düzeyini değiştiremez.
6. Harcama, gelir ve maliyettir
Harcama sadece gelir değil, aynı zamanda maliyetleri de temsil eder. Harcama, alıcı için maliyet ve satıcı için gelir olarak sayılır. Gelir eşittir maliyet. Mali çarpan mekanizması, maliyetlerin gelirle birlikte arttığını ima eder. Gelir çoğaldıkça maliyetler de çoğalır. Keynesyen mali çarpan modeli, maliyet etkisini yok sayar. Ciddi politika hataları, hükümet politikalarının kamu harcamalarının gelir etkisine güvendiği ancak maliyet etkisini göz ardı ettiği durumlarda ortaya çıkar.
7. Para zenginlik değildir
Paranın değeri satın alma gücünden ibarettir. Para bir değişim aracı olarak hizmet eder. Bir kişinin zenginliği, arzu ettiği mal ve hizmetlere erişimindedir. Bir bütün olarak ulus, para stokunu artırarak servetini çoğaltamaz. Yalnızca satın alma gücünün zenginlik anlamına gelebileceği esası, Robinson Crusoe'nun adasında bir altın madeni veya bir kasa dolusu banknot bulması hâlinde bir kuruş daha zengin olmayacağını açıklar.
8. Emek değer yaratmaz
Emek, diğer üretim faktörleri ile birlikte ürünler yaratır, ancak ürünün değeri faydasına bağlıdır. Fayda, öznel bireysel değerlendirmeye tabidir. İstihdam uğruna istihdamın ekonomik bir anlamı yoktur. Önemli olan değer yaratmaktır. Bir ürünün faydalı olabilmesi için tüketiciye fayda sağlaması gerekir. Bir malın değeri, onu üretme çabasından bağımsız olarak vardır. Profesyonel maraton koşucuları, profesyonel sprinterlere (kısa mesafe sürat koşucularına) kıyasla, sırf maraton koşmak kısa mesafe koşmaktan daha fazla zaman ve çaba gerektirdiği için daha fazla ödül parası hak etmezler.
9. Kâr girişimciliğin ikramiyesidir
Rekabetçi kapitalizmde, ekonomik kâr, tahsis hatalarını düzelten bu işletmelerin kazandığı ekstra ikramiyedir. Değişimin olmadığı, eşit olarak dönen bir ekonomide, ne kâr ne de zarar olur ve tüm şirketler aynı faiz oranını kazanırdı. Bununla birlikte, büyüyen bir ekonomide değişim gerçekleşir ve değişiklikleri öngörmek ekonomik kârların kaynağıdır. Gelecekteki talebi tahmin etmede başarılı olan işletmeler yüksek oranlarda kâr elde edecek ve büyüyecek, tüketicilerin isteklerini öngöremeyen girişimciler küçülecek ve sonunda kapanmak zorunda kalacaktır.
10. Ekonominin tüm hakiki yasaları mantıksal yasalardır
Ekonomik yasalar sentetik a priori akıl yürütmedir. Kendi içlerinde doğru oldukları için bu tür yasaları ampirik olarak yanlışlamak mümkün değildir. Bu nedenle, temel ekonomik yasalar ampirik doğrulama gerektirmez. Ampirik gerçeklere yapılan göndermeler yalnızca açıklayıcı örnekler olarak hizmet eder, bunlar ilkelerin ifadeleri değildir. Ekonominin temel yasalarını görmezden gelebilir ve ihlal edebilir, ancak onları değiştiremezsiniz. Bireyleri ve hükümeti bu temel ekonomik yasaları tanıyan, bunlara saygı duyan ve bunları kendi çıkarları için kullanan toplumlar mutlaka en iyi performansı gösterir.
Comments